|
İZMİT`İN TARİHİ
TARİHİ ADI NEREDEN GELİYOR?
Tarih kaynaklarına göre ilimiz bilinen en eski yerleşme merkezi Astakos'tur. Milattan önce sekizinci yüzyıl sonralarında Megarlılar tarafından kurulmuş bir kolonidir. Bazı tarihçilere göre bu şehri Astlar kurmuş, sonradan bölgeye gelen Megarlılar şehre "Astların köyü anlamına gelen Astakos" adını vermişlerdir.
Başka bir söylenceye göre yörede bol istakoz bulunduğu için şehre Astakoz adı verilmiştir. Ayrıca Astakos, bu şehri kura kişinin adı olduğu da söylenir. Mısır Firavunlarından milattan önce 2800 yıllarında yaşamış olan Seostros, "Sit" ordularına bu yörede yenildiği yazar.
Milattan önce 1927 tarihinde Üçüncü Ramses'e ait yazıda bütün Anadolu'yu. Sit ülkesini aldığı kaydedilir. Bu sit ülkesi, İzmit ve çevresidir. Sitler bir süre sonra Dördüncü Ramses'in İzmit çevresinde bozguna uğratarak vatanlarını düşmanda kurtarmışlardır. Bu olaylar bize İzmit çevresinde Megarlılardan iki bin yıl önce uygar kavimlerin yaşadığını gösterir.
Söylencelere göre İzmit yöresinde yaşamış en eski kavimler Sit'ler Amazon'lar ve Ast'lardır. Milattan önce üçüncü yüzyılda Biritanya kralı Birinci Nikomedes bu yöreye yerleşmeye karar verince İskender'in komutanlarından Lizimakhoz'un harabeye çevirdiği Astakos şehrinin karşısına yeni bir şehir kurmuş ve ona Nikomedye (Nicomedia) adını vererek krallığına başkent yapmıştır.
Nikomedya adı Araplar ve Selçuklular döneminde Nikumidiya'ya dönüşmüş, Osmanlıların Kuruluş Döneminde İznikomid, bir süre sonra İznikmid olmuştur. Türkçe eserlerde İznikmid şeklinde yazılan şehrin adı halk tarafından kısaltılarak İzmid'e çevrilmiş, sonunda bu günkü yazılışı ile "İzmit" şeklini almıştır.
11 Şubat 1922'de İzmit sancağının adı "Kocaeli" Sancağı"na çevrilmiştir. Kocaeli adı, on dördüncü yüzyıl başlarında Osman ve Orhan Gazi döneminde ilimiz topraklarının büyük bölümünü savaşla Osmanlı Devletine kazandıran ünlü kumandan Akçakoca Bey' adından kaynaklanmaktadır.
MİLATTAN ÖNCE İLİMİZ:
İznik Gölünün kuzeyinde yapılan araştırma ve kazılarda elde edilen buluntulara göre ilimiz sınırları içinde ilk yerleşmelerin Bakır çağında başladığı tahmin edilmektedir.
Coğrafyacı Strabon'un yazdığına göre Sakarya Irmağı ile İstanbul Boğazı arasındaki bölgeye milattan önce 1200-800 yılları arasında Ege göç kavimleri Bebrikler, Misler ve Bitinler yerleşmişlerdir. Bu bölgeye Bitinya adını almadan önce Bebrikya deniyordu. Bebrikler, friglerin bir koludur.
Megarlılar milattan önce 712'de Ege Denizinden gelerek İzmit'in bulunduğu yerde Astakos şehrini kurdular. Daha sonra Lidyalılar Kral Kroissos zamanında önemli bir ticaret şehri olan Astakos'u aldılar. Lidya Devleti milattan önce 546'da Preslerin saldırısına uğradı. Astakos şehri Pres İmparatoru Birinci Dareios'un Kuzey Trakya Seferi sırasında Pers ordusunun üslerinden biri oldu.
İskender'in Bitinya üzerine gönderdiği Kalas adlı komutan, Bitinyalı önder Bas tarafından yenilgiye uğratıldı. İskender ayrıca Bitinya üzerine gitmedi. Bas'ın ölümünden sonra milattan önce 326 yılında Bitinyalılar, Bas'ın yerine geçen oğlu Zipotes zamanında bağımsızlıklarını ilan ederek Bitinya Krallığını kurdular. İskender'in eski komutanlarından Lizimakhos üç defa Bitinya'ya saldırdıysa da başarılı olamadı. Bu arada Astakos'u yakıp yıktı harabeye çevirdi.
Zipotes'in ölümünden sonra yerine büyük oğlu Nikomedes geçti. _self Avrupa'dan gelen Galatlara Trakya'dan Anadolu'ya geçme çağrısında bulundu. Milattan önce 278 yılında Galatlar Anadolu'ya geçince her yanı yağmaladılar. Bitinya halkı ile toprakları bu yağma ve yıkımdan büyük zarar gördü.
Astakos şehri iyice harabeye döndü. Nikomedes, koloni şehri Astakos'un karşısında yeni bir şehir kurdu ve Nikomedia adını vererek Bitinya krallığının başkenti yaptı.
SELÇUKLULAR DÖNEMİ:
1087 yılında İzmit Anadolu Selçuklularının eline geçti Kutalmışoğlu Süleymanşah'ın kurduğu Anadolu Selçuklu Devleti topraklarına katıldı. 1097 yılında önce İzmit, sonra iznik Haçlıların eline geçti. 1204-1207 yılları arasında İzmit Latin işgali dönemini yaşadı.
1261 yılına kadar İzmit Türkler, Latinler ve Bizanslılar arasında birkaç kere el değiştirdi.
ROMALILAR DÖNEMİ:
Romalılar Bitinya şehirlerine önce ekonomik sebeblerle yerleştiler. Bunu askeri istilalar izledi. Bu arada Bergama Krallığı ordularının saldırısına uğrayan şehir, Kral Prusias devrinde Annibal'e sığınma hakkını tanıdı ve kabul etti. (M.Ö 148) O sırada Bitinya Roma egemenliği altına girmiş bulunuyordu.
Midridat Seferinde Roma'ya sadık bir müttefik olan Üçüncü Nikomed, milattan önce 74 yılında ülkesini bu devlete bağışladı. Nikomedia, Roma'nın bir eyalet merkezi oldu. Romalılar Nikomedia'yı imar ettiler, geliştirdiler.
Şehir 258 yılında Gotlar'ın 284 yılında İran ordularının saldırısına uğradı, yakılıp yıkıldı. Diocletianus Nikomedia'yı kendisine başkent yapmak istedi, burada bir çok büyük inşaata başladı. 358 ve 362 yıllarındaki depremler şehri harabeye çevirdi.
BİZANSLILAR DÖNEMİ:
Milattan sonra 395 yılında Roma İmparatorluğu ikiye ayrılınca Anadolu gibi Kocaeli de Bizans İmparatorluğu payına düştü.
Diocletianus'tan sonra altıncı yüzyılda Justianus'tan sonra şehir Orhan Gazi'nin eline düşünceye kadar bakımsız kaldı, acılı günler yaşadı.
OSMANLILAR DÖNEMİ:
Osman Gazi'nin oğlu Orhan Bey, 1321'de Mudanya'yı 1323'te Akyazı'yı aldı. Bu sırada Osmanlı orduları Bursa'yı kuşatmış, şehri almaya çalışıyorlardı. Orhan Bey, Babasının silah arkadaşları Akçakoca, Gazi Abdurrahman, Karamürsel, Konur Alp gibi beyleri yeni yerler almakla görevlendirdi.
Orhan Gazi 1326'da Bursa'yı aldı. Akçakoca Bey Sapanca Gölü tarafındaki Palanga'yı alarak burasını kendisine merkez yaptı. Daha sonra Kandıra'yı ve diğer bazı kaleleri ele geçirdi. Bu çevreye sonradan Akçakoca'nın adından ötürü Kocaeli denildi. Aydos Kalesiyle Samandıra Gazi Abdurrahman ile Konur Alp tarafından alındı.
Kara Mürsel de iskale'yi zapt ederek bu kasabaya kendi adını vermiş, Türklerin İzmit Körfezinin güney kıyılarına yerleşmesini sağlamıştır. Karamürsel 1324 yılında, Kandıra 1326'da, İzmit 1337 yılında kesin olarak Osmanlıların eline geçmişti. Kara Mürsel Bey ele geçen kıyıların korunması için bir donanma kurmuştur. Türk ordularının Kocaeli yarımadasındaki kaleleri alarak İstanbul'a yaklaşmaları üzerine Bizanslılar 1329'da Orhan Gazi'nin üzerine yürüdü.
Darıca ile Eskihisar arasında yapılan savaşta Bizanslılar yenildi. Yardım umudu kalmayan İznik Türklere teslim oldu. 1331 yılında İzmit kuşatıldı. Bizans İmparatorluğu şehrin yardımına koşunca Orhan Gazi kuşatmayı kaldırdı. Bu arada yakınındaki kalelerin büyük bir bölümü Orhan Gazi'ye kendiliklerinden teslim oldular. İzmit yeniden kuşatıldı ve 1337 yılında ele geçirildi.
Ankara Savaşından sonra 1402 yılında Timur'un askerleri 10 000 kişilik bir ordu ile İzmit'i kuşatmış, daha sonra Gelibolu'da yapılan bir anlaşma ile Kocaeli yöresi Bizanslılara bırakılmıştır. İzmit önce Musa Çelebi tarafından Bizanslılardan geri alındı. Musa Çelebi'nin Mehmet Çelebi'ye yenilmesi üzerine 1423'te İzmit Osmanlı egemenliğine geçmiş oldu.
Mehmet Çelebi, kardeşini destekleyen Bizanslılarla iyi geçiniyordu. Bu yüzden İzmit ve çevresi bir süre daha Bizans etkisi devam etti. Ancak 1419'da Gazi Timurtaşoğlu Umur Bey, Hereke, Gebze, Pendik, Kartal gibi kasabalarla beraber İzmit'i Bizanslılardan kesin olarak geri aldı.
1420 yılında Çelebi Mehmet (Birinci Mehmet), Bayezit Paşa'yı İzmit sancakbeyliğine atadı. İzmit'in ilk sancak beyi Orhan Gazi'nin büyük oğlu Gazi Süleyman Paşa'dır. İzmit önceleri Anadolu Eyaletine bağlı bir sancaktı. Yavuz Sultan Selim zamanında Hersekzade Ahmet Paşa Karamürsel'deki, Deftardar Abdüsselam Efendi de izmitteki tersaneleri onartarak çalışır duruma getirdiler.
Daha sonra İzmit Tersane birkaç kere onarım gördü. İkinci Abdülhamid döneminde bağımsız sancak olan İzmit'in ilk mutasarrıfı Selim Sırrı Paşa'dır. İzmit Bağımsız kazaları (İlçeleri) Yalova, Karamürsel, Adapazarı, Kandıra ve Geyve idi. Daha sonra İznik de İzmit Mutasarrıflığına bağlandı.
KURTULUŞ SAVAŞI YILLARI:
Birinci Dünya Savaşından sonra Mondros Mütarekesi gereğince Yavuz Savaş gemimizin İzmit Körfezinde alı koyulması bahane ederek İngilizler 6 Temmuz 1920'de İzmit'e asker çıkardılar. Hükümet Konağı İşgal kuvvetlerinin karargahı oldu.
Konağın bahçesine, Saat Kulesi çevresine ve başka yerlere toplar yerleştirdiler, şehrin çevresini tel örgülerle çevirdiler. Sivas Kongresinden sonra İzmit'te işgale karşı direniş teşkilatı olarak Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti'nin İzmit Şubesi Kuruldu.
Diğer bir teşkilat da 13 Kasım 1919'da İstanbul'a kurulan Gizli Karakol Cemiyeti Kocaeli Grubu idi. Bu grubun asıl amacı Rum Mavrimira Cemiyeti'nin Kocaeli yöresindeki ayrılıkçı etkiliklerini önlemekte. 23 Ekim 1920'de İngilizlerin koruması altında Yunanlılar Karamürsel'i işgal ettiler.
Kasabada yakın köylerde dükkanları, evleri yağmaladılar. Ancak Mevlüt Efendinin yönettiği Kuvayi Milliye yoğun direnişi karşısında saldırılarını yaygınlaştırılamadan kasabaya dönmek zorunda kaldılar. 26 Ekim 1920'de İngilizler İzmit'i Yunanlılara teslim ederek ayrıldılar.
27 Ekim 1921'de 11 ay 22 gün işgalden sonra İzmit Ankara Hükümeti tarafından geri alındı. İzmit'in geri alınmasından sonra Türk birlikleri köyleri yakıp yıkarak kıyı boyunca kaçan Yunanlıların peşine düştüler ve Karamürsel yönünde ilerlediler.
4 Temmuz 1921'de Karamürsel Türk birliklerinin eline geçti. Yunanlılar gemilere binip çekilmeden önce halkın büyük bölümünü kılıçtan geçirmiş. Kasabanın hemen her yerini ateşe vermişlerdi. Temmuz 1921 sonraları doğru İzmit ve Karamürsel'le birlikte Değirmendere ve Kandıra da Türk askerleri tarafından kurtarılmıştır.
Gebze'nin kurtuluşu ise 17 Ekim 1922'de Nurettin Paşa'nın yönettiği Birinci Ordu tarafından gerçekleştirilmiştir. İzmit'te her yıl 28 Haziran Kurtuluş Günü törenlerle kutlanır. Atatürk 19 Haziran 1922'de İzmit'te Türk dostu Fransız yazarı Claude Farrere'le görüşmüşdür.
CUMHURİYET DÖNEMİ:
Cumhuriyet Döneminde Kocaeli, özellikle sanayileşme alanında en çok gelişen illerimizden biridir. Bunun başlıca nedeni İstanbul'a komşu oluşudur. 1924 yılında Gölcük'te ilk kağıt üretim tesisi olan İzmit Kağıt Fabrikası açıldı. 1944'te İzmit'e ikinci selüloz ve Kağıt Fabrikası açıldı.
SEKA tesisleri 1954, 1957 ve 1959'da genişletildi. Böylece günümüze kadar deva eden hızlı bir sanayileşme ile Kocaeli Türkiye'nin ileri düzeyde sanayi bölgesi durumuna geldi. Buna paralel olarak şehirler büyüdü, köyler, kırsal alanlar, sayfiyeler şehir görünümünü kazandı
DÜĞÜN DOĞUM VE ÖLÜM GELENEKLERİ :
Yörenin geleneklerine göre, söz kesimi için kız evine giden damat anası, 'gelinimi getirin' diye seslendikten sonra yere kumaş serer ve kız bu kumaşın üstünden yürüyerek kaynanasının önünde oturur.
Kıza takılar takılır ve armağanlar verilir. 2-3 hafta sonra erkeğe takılar takılır, kız evi 2 tepsi baklava gönderir. Düğünden önce kız ve erkek büyükleri "çeyiz düzmeye"çıkarlar. Düğün, çeyiz asma'yla başlar. Bazı çevrelerde ilk gün gelin gelin ve güvey çörekleri yapılır, kız evinde kadınlar erkek evinde erkekler toplanır.
Gece yarısından sonra mumlarla "heyamola" çekilerek oğlan evine gelinir. Eğlenceler sabaha dek sürer. Yöredeki kına gecesine "dürü gecesi" denir. Gelin çoğunlukta perşembe günü alınır. Gelin almaya. damadın sağdıcının önderliğinde gidilir. Damat, gelin alayını kapıda karşılar ve gelin arabadan indikten sonra bıçağını çekerek kapıya saplar, birlikte içeri girerler.
Topluca yatsı namazı kılındıktan sonra dini nikah kıyılır. Yörede kısırlık ve sürekli kız çocuğu doğurma uğursuzluğa yorulur. Gebenin midesinin yanması bebeğin saçlarının çıkmasına, gebenin çillenmesi doğacak çocuğun erkek olacağına yorulur.
Çocukları yaşamayanlar, yeni doğmuş bebeklerini hiç çocuğu ölmemiş bir kadının koynundan geçirirler. Yörede al basmasından korkulduğu için loğusa ve bebek 40 dolduk tan sonra komşulara götürülür.
Her gidilen evden yeni doğan bebeğin dölünün bereketli olması için yumurta verilir. Bir dumanın bacadan çıkışı gibi, ruhun da bedenden çıktığına, göğe yükseldiğine ve başka bir varlığa dönüşeceğine inanan Kocaeli'liler ölünün hemen gömülmesine özen gösterirler. Ölü yakınları mezarlıkta yoksullara para dağıtır
|